Dua, kulun fıtratında var olan ve Rabbi ile dertleşme imkânı bulduğu en kutsal ibadetlerden biridir. Kulun her neye ihtiyacı varsa, hangi konuda sıkıntı çekiyorsa o konu hakkında dua etme zamanının geldiğini hisseder. Kul dua ettiği müddetçe acizliğini idrak eder ve kulluk makamına erişir. Her şeyin sahibi olan Allahu Teâlâ'nın her şeye gücünün yettiğini her dua edişinde tekrar tekrar anlar ve idrak eder. Rabbini birleyip kudreti karşısında acizliğini idrak ettikçe, makamı yükselir, Rabbine yaklaşır ve Rabbinin yaratma ve yönetme sanatını seyre dalar.

Allahu Teâlâ, kuluna karşı o denli merhametli ve lütufkârdır ki; nasıl dua edeceğini dahi Kur'an-ı Kerim'de bildirmekte ve dua adabını öğretmektedir. Kişi hangi konuda bir ihtiyacı ve dileği varsa, o konu ile ilgili ayet-i kerime ile dua ederek muradını ve dileğini Allahu Teâlâ'dan dilemelidir. Allah Rasûlunun (s.a.v.) hadislerinde yer alan ve Efendimizin (s.a.v.) bizzat okuduğu, sahabelerine ve ümmetine de tavsiye buyurduğu duaları da kişi dualarının arasına katmalı ve bu kutlu dualarla dileğini istemelidir. Bu mübarek dualara başka güzellik eklemek isteyen kişi, âlimlerin, velilerin, evliyaların ettiği denenmiş duaları da kendi duasına ekleyebilir. Sahih kaynaklarda olmayan, değişik isimlerle servis edilen dualara fazla itibar etmemelidir.

Kişiler dualarının kabul olunması için dua arayışına girdikçe, bu konuyu rant haline getiren kişiler tarafından farklı farklı isimlerle dualar ortaya çıkarılmaktadır. Her şeyde olduğu gibi dua gibi önemli bir hususta da son derece dikkatli olunmalı, sahih duaların dışına çıkılmamalıdır. Sahih dualar okunduktan sonra kişi gönlünce duasını etmeli, dileğini sadece Allahu Teâlâ'dan dilemelidir. Allahu Teâlâ'nın verdiğini başkası engelleyemez, Allahu Teâlâ'nın vermediği şeyi başkası veremez. Allahu Teâlâ, kulunu herkesten iyi tanıdığı için, kulunun neye ne zaman ihtiyacı olduğunu bilir ve kulunun dileğini zamanı geldiği zaman ikram eder.

Allahu Teâlâ, ayet-i kerimelerde en güzel isimlerin Allahu Teâlâ'ya ait olduğunu ve bu esmalarla dua edilmesi gerektiğini sık sık belirtmiştir. Kişi dua ederken bu mübarek esmalardan gaflet etmemeli, her an dili zikirle meşgul olmalıdır. Unutulmamalıdır ki, kul sıkıntılar ve imtihanlar neticesinde tecrübe ve derecesi artar. Cennete kâmil insan girecektir ve kemale ermenin yolu imtihanlar sonucu elde edilen olgunluktan geçmektedir.

Ayet-i kerimede namaz ve dua ile yardım istenilmesi kula öğütlenmektedir. Bu ayet gösteriyor ki, bir ihtiyacı ve bir dileği olan kimse öncelikle hacet namazı kılmalı, ardından Rabbine dua ve niyazda bulunmalıdır. Her farz namazın ardından duaya devam etmeli, bu vakitleri ganimet bilmelidir. Dileği her ne olursa olsun hayırlı ve helalinden istemeli, asla farklı yollara tevessül etmemeli ve akıldan dahi geçirmemelidir.

Duaların kabul olunduğu zamanları gözetmek gerekmektedir. Makbul zamanlarda ve makbul mekânlarda edilen dualar kabule şayandır inşallah. Ezan okunurken, yağmur yağarken, rüzgâr eserken, sadaka verdikten sonra dua etmeyi adet haline getirmelidir. Dualarının kabul edilmesini isteyen kişinin başkalarından dua istemesi de çok önemlidir. Müslüman kardeşi için edilen duaların kabul olunacağı haber verilmiş, dua edene rahmet meleklerinin; "Âmin, aynısı sana da olsun." diyerek mukabele ettiği belirtilmiştir.

Herhangi bir konuda haceti, muradı ve dileği olan kimse, sabah namazından sonra kıbleye karşı oturuşunu bozmadan bu duayı 100 defa okursa duası kabul olunur biiznillah.

Bu duayı 7 gün, 14 gün veya 21 gün sabah namazının ardından 100 defa okuduktan sonra hacetini ve dileğini Allahu Teâlâ'dan istemelidir.

Hasbiyallahu la ilahe illallahu ve aleyhi tevekkeltu ve huve rabbi'l arşil azim.